Duru bu pazar çok oyuncuydu…
Sabah 7.30’da mesaim başladı. Uyanır uyanmaz şaşırma nidası ve işaret parmağını havaya kaldırarak bana bir şeyler göstermesi ve anlatması ile güne merhaba dedik. Emzirme döngüsü (herhalde 10 kez falan), kahvaltı derken saat geçiveriyor hemen. Br ara babanın yanına gittik, biraz orda vakit geçirsin istedim, bıraktım onu oraya. Benden ayrılmak istemediğinden bir iki mızırdanıyor önce, sonra “resim bakalım, şöyle yapalım” diyerek yatağın üzerinde babasıyla duruyor neyse ki.
Bir süre sonra yatak odasından Duru’nun kahkahaları gelmeye başladı. Merak ettim, yine ne hokkabazlık yapıyordu acaba:) Baktım babasının burnunu ısırıyor, babası da sonra onun göbeğine doğru kafasını uzatıp gıdıklıyor, Duru da öyle güzel kahkaha atıyor ki… Sonra gittim, gizlice kameraya çektim onları. Çünkü Duru beni görünce hemen “Anneee” diyerek o durumu ve anı hemen terk ediyor.
Çekimi bitirdikten sonra yanlarına gittim. Yanlarına yatıverdim ben de. Duru beni görünce hemen nazlanmaya başladı tabii. Sonra oyun oynamaya başladık. Geldi, göbeğimi açtı ve ağzını dayayıp hava üfleyerek “poorrrt” diye ses çıkardı. Şaşırdım kaldım, krize girdik tabii. Bir de emekleyerek kaçma oyunumuz var. Emekliyor, sonra biraz bekliyor onu yakalamamız için, biz de ayak bileklerinden tutup çekiyoruz, o da çok eğleniyor.
Dün akşam annemi almaya gittik. Herkese ayrı ilgi, Emir’e, İsmail eniştesine ayrı, teyzeye ayrı. Teyze onu kudurtuyor zaten:) Orda da çok şebekti. Bir de Serhan bir espri yaptı, çok hoşuma gittiğinden buraya da yazmak istedim.
Babam Duru’ya bez alıyor arada. Dün de Duru’nun altını değiştirdikten sonra bezi atması için babama veriyorum şakayla karışık. Babam da “Ne bu kızım kirli bezi verip duruyorsun” dedi gülerek. Serhan da ordan espriyi patlattı hemen: “E baba sen boş veriyorsun biz de doldurup veriyoruz”:)
Sözün kısası, Duru’nun sevimliliği üzerinde yine. Her geçen gün daha da eğlenceli oluyor. İkizler burcu bebeğinin güzel yanları bunlar…