9 gün çabuk geçti, kendi adıma bu tatilden hiçbir şey anlamadım.
Güzel yanı, kızımla doya doya geçirdik zamanımızı, babasına da bana da çok iyi geldi. Duru da çok mutluydu, iyice ayrılmaz yapışık ikili olduk:)
Cumartesi-pazar Serhan’ın iş için fuarda bulunması gerekiyordu. Pazartesi de yarım gün çalıştı. Biz de Duru’yla parka falan gittik, hava da pek güzeldi.
Bayramın ilk günü annelere ziyarete gittik. Duru’ya bu seneki bayramlığını yine teyzesi almıştı. Çok şirin bir etek ve bluz. Aldığı bluz azıcık büyük gelince ben de evdekilerle kombinledim eteğini.
Önce annemlere gittik. Ablamlar da oradaydı. Duru, Emir’i görünce dünyayı unutuyor, bakınız resimler:)
Öyle ki benimle yapışık yaşayan çocuk Emir’in kucağından inmedi, gitmedi kimselere…
Güzel güzel oynadılar. Emir abisi at bile oldu Duru’ya:)
Duru her zamanki gibi mandallarıyla oynadı. Bir de “Aaa” diyip diyip durdu:
Burda da şımarıklığın had safhasında, tüm dişlerini görebilirsiniz…
Ablam Duru’ya yemek yedirme konusunda çok başarılı. Nasıl yapıyor bilmiyorum ama Duru ondan acayip güzel yemek yiyor. O gün de pilavla et yedirdi ki Duru et sevmez normalde. Ablam varken biliyorum ki Duru’nun karnı doyacak, ben de yemek yedirme stresinden uzak mutlu dakikalar geçireceğim. İyi ki var canım ablam:)
Neyse, orda biraz oturduktan sonra Selçuk abilere geçtik. Orda da Işık abisi vardı Duru’nun. Sürekli onun yanındaydı. Birlikte dans bile ettiler. Işık güzel hip-hop yapıyor bu arada.
Ordan babaannemize geçecektik. Ama onlar da oraya gelmeye karar verdiler sonra. Hep birlikte Sevim Abla’nın yaptığı enfes yemekleri yedik. Duru da bol salatalık ve pilav yedi tabii. Yemekten sonra bol bol içeri taşındık, ne de olsa Duru’nun aklı Işık abisinde, Işık abisi de içerde bilgisayarın başında idi.
Sonra amcası epey oyaladı onu, halası da oyuna girince pek bir eğlendiler:)
Bir ara Işık geldi, amcasını içeri çağırmak için. “Amca gel” diye seslendi Serhan’a. Bizimki de hemen taklit etti onu, “amca gel” dedi. Artık Aydede’ye de adam gibi aydede diyor, aydi ee’den vazgeçti.
Ertesi gün benim doğum günümdü. Sağolsunlar unutmamışlar. Sema Abla gelirken pasta almış, hep birlikte afiyetle yedik. Yalnız bizimkine mum üfletemedik bir türlü.
Duru yine acayip hareketliydi, oynadı, dans etti, fıldırdı… Baktık son dakikalarda artık yalpalıyor, başını yastığa falan koyuyordu. Biz de kalkmak zorunda kaldık haliyle. Yolda uyudu zaten. İlk gün böylece bitiverdi.
2. gün yani 17 Kasım benim doğum günümdü. Özel bir şey yapmadık. Evden çıkabildiğimizde saat 5 olduğundan hava kararmıştı neredeyse ve güneş gittiğinden dışarıda bir yere gitmedik. Alışveriş yapıp döndük biraz. Bu da Duru’nun şoför Nebahat pozu, alışveriş arabasında çekildi.
Dönüşte Serhan enfes bir yemek yaptı doğum günü çocuğuna, yani bana:) Uzun zamandır bekleyen bir Macar şarabı vardı, onu açtık. Serhan’la kadeh tokuşturmamız Duru’ya çok ilginç geldi. Babasına kadehi gösterip, iki elini yumruk yapıp tokuşturarak bize kadehleri tokuşturmamızı söyledi ikide bir. Baktık olacak gibi değil içip içip kafayı bulacağız, içer gibi yaptık biz de:)
İkinci gün de böylece bitmiş oldu.