Cumartesi günü Seherlerle görüşmeye niyetlendik, Seher’i aradım, Nero Cafe’delermiş. Biz de gitmek için hazırlandık. Tabii biz çıkana kadar saat üçbuçuk, oraya gidene kadar da dörtbuçuk oldu, belki daha da geç bir saatti. Biz gidene kadar onların evlerine gitmediğine şükrettim:)
Hava soğumuştu, Bulut tüm pamukluğuyla orada koşturuyordu, çok sevdim. Benim anormal sevme cümlelerime yandan yandan gülerek cevap verdi:) Bir ara yakalayıp pamuk yanaklarını öptüm.
Açık alanda olunca çocuklar birbirlerinden çok etrafla ilgileniyor. Pek bir araya gelemiyorlar dolayısıyla. Bir ara Bulut elindeki oyuncağını getirip Duru’ya verdi. Duru, otu çimeni görünce koşturmaya başladı oralarda. Ben de onun peşinde… Seherle görüşemedik bile, o da Bulut’un peşinde koşturuyordu, zaten Bulut hem sıkılmış hem de uykusu gelmişti.
Bir ara nasıl olduysa Duru ve Bulut yan yana geldiler, benim kız Bulut’u çok beğenmiş olacak ki dudaklarına minicik bir buse konduruverdi:) Bulanık da olsa bir fotoğraf var elimde.
Bulutçuk çok huysuzlandığından eve gitme vakti gelmişti. Kısa ve öz bir görüşmeydi ama o bile iyi geldi. Havalar biraz ısınınca görüşmeyi tekrar etmeye karar verdik.