Benim çocuğum hiçbir zaman bebekle oynamadı, evcilik falan da oynamadı. Öyle çay partilerimiz falan da olmadı. Varsa yoksa araba, peluş oyuncaklar, hayvancıklar…
Yeni yeni “oyun hamurundan yemek yapma” oyunu oynuyor. Oyun hamurunu alıp elleriyle parçalayıp minik tenceresine koyuyor. Onu pişiriyor. Ben onun çocuğu gibi “Anne karnım acıktı” diyorum. Gülerek bana bakıyor “manyak mıdır nedir” dercesine:) “Daha pişmedi, çiğ bu anne” diyor. Yemek için hamle yapınca “Yenmez o, oyun hamuru” deyip ikaz ediyor beni.
Geçenlerde yine bir kurabiye yapım atölyesi gerçekleştirdik:) Bu seferki daha iyi sonuç verdi, tarif iyiymiş. İpek hanım’ın Çiftliği’nden keçi boynuzu tozu almıştım, keke, kurabiyeye katmak için. Kakao yerine kullanıldığını duymuştum. Ama ne mümkün… Keçi boynuzu tozu katmıştım geçen seferkine, çok kötü oluyor tadı. Sanırım keçi boynuzu tozları elimde patlayacak:(
Neyse, bu sefer hamuru kendi açtı, kalıbını bastı. Daha başarılı bir denemeydi. Bazen parmaklarıyla “mıncırsa” (ezme, ufalama eğilimi), vıcık ellerini masaya güzelce silse de tekrar olaya dahil edip kaldığı yerden devam etmesini sağladım:) Eline de yakışıyor…
Resimler anlatsın biraz da…