Cumartesi günü kahvaltıya gittik Karabulut ailesiyle, epeydir üçlü olarak görüşemiyoruz…
Sabah doktor kontrolü vardı önce, tesadüf ki Bulut’un da bizden bir önceki randevuymuş. Gittiğimizde bizi Bulut karşıladı, hemen Duru’yla kaynaşıverdiler.
İşimiz uzun sürmedi, her şey yolunda, boy 102,7, kilo 17,7. Biraz çekinik davrandı ama yine de göğsünü dinlemeyi, kulağına ve ağzına bakmayı başardı Yıldız Hanım.
Kahvaltı mekanı Beyaz Fırın’dı. Bizi bekliyorlardı. Biz kahvaltı olayına Duru da oyuna dahil oldu hemen.
Bu kez çok güzel anlaştı ikisi. El ele tutuşup yürümeler, birlikte kaydıraktan kaydırmalar, araba yarışları… Bir ara yorulmuş olacaklar ki aynı sandalyede oturup dinlendiler, eh, birazcık işte…
Bir ara Duru, kendinden küçük sarışın bir erkek çocuğunun yanına oturdu, sevdi herhalde.
Bulut bunu görünce derhal ayırdı ikisini.
Aralarına oturdu, Duru’yu ittire ittire uzaklaştırdı:)
Buna “erkek kaprisi” de diyebiliriz:)
Oradan çıkınca Caddebostan Parkı’na gittik.
El ele tutuşup yürüdüler güzel güzel…
Bebeler çayır çimeni görünce pek eğlendiler. Hatta o kadar eğlendiler ki birbirilerinin üzerlerine bile çıktılar:)
Son nokta ise Seher’i yere yatırmalarıydı…
Hava çok sıcaktı. Bebeler çok terlediler, hem de çok yoruldular. Bulut arabasında uyuyakaldı. Oradan kahve içmeye gittik. Bizimki son enerjisiyle kurabiyesini kemirdi.
Dönüşte kucağımda sızıverdi, arabaya kadar bile dayanamadı. Çok eğlenceli bir o kadar da yorucuydu Duru için.
Bizim için de güzel bir gündü. En çok da bebelerin anlaşmasına sevindim, hiç bu kadar uyumlu olmamışlardı…
Tekrarını diliyorum…