Aynı çekimde bin bir surat

Bu pazartesi Duru’yla çok keyifli zamanlar geçirdik. Çalışmaya başlayınca onun kimi hallerini kaçırıyorum diye çok üzülüyorum. Çok çabuk büyüdüğü gibi her gün farklı bir şey yapıyor. O yüzden fırsat buldukça resimlerini çekiyorum. O gün de bol resimli günlerden biriydi. Bu çalışmamı “Duru’nun bin bir yüzü” olarak adlandırdım. Bunlar çektiğim karelerden sadece birkaçı. Yalnız bebek ve çocuk… Okumaya devam et Aynı çekimde bin bir surat

Işık ve gölge

Pazartesi günü hava çok güzeldi, hani kar yağmadan önceki, pırıl pırıl güneşli gün. Ben de bu güzel havayı görünce hazır evdeyken minik kızıma banyo yaptırayım dedim. Havalar soğuk olduğundan onu odasında, küvetinde yıkıyorum. Duru’nun üzerini çıkarırken baktım ki pencereden çok güzel bir ışık içeri süzülüyor. Eminim fotoğraf çekmeyi bilen biri çok daha güzel pozlar yakalayabilirdi,… Okumaya devam et Işık ve gölge

Uyuyor ve de büyüyor

Daha önceki bir yazılarımdan birinde  onu uyurken seyretmenin ne kadar güzel olduğundan bahsetmiştim. Özellikle banyo sonrasında uyuduğunda nasıl pembe-beyaz bir görüntü ortaya çıkıyor anlatamam. Sonrasında da kendimi elime fotoğraf makinesini almış, deklanşöre basıyor buluyorum. Bakınız bu iki resim Duru’nun büyümüş hali. Bunlar da Minik Duru küçükken. Uyuyor ve de büyüyorken…

Duru anne ve babasıyla tanışıyor…

Hamilelik çok keyifli fakat uzun bir süreç. 9 ay boyunca insan nasıl bir şey taşıdığını merak ediyor. Hele son günler insan o kadar sabırsızlanıyor ki bugün doğdu, yarın doğacak derken zaman geçmek bilmiyor. Hele Duru gibi bir türlü gelmek istemeyen bir bebek taşıyorsanız Yaradan sabrınızı iyice test ediyor. Neyse, işte o kavuşma anlarından birkaç poz…

İlk muayene

Sıcacık anne karnından buz gibi ameliyathane odasına… Duru’cuk hayatının ilk dakikalarında annesinden ilk kez ayrılıyor. Artık muayene zamanı. 5 dakikalık bir kontrolden sonra doktor Selçuk Bey’den içimizi rahatlatan cevap: “Her şey gayet iyi…”