Hafta sonu cumartesi büyük temizlik vardı evde, malum küçük hanımın doğum günü yaklaşıyor. Serhan sabahtan annem ve Duru’yu evden götürecekti. Duru günü tamamen benden ayrı geçirecekti. Anlattım önceki gün, yarın evde temizlik olacak, sen baba ve anneanneyle atti gideceksin dedim.
Son 1 haftadır hiçbir şeye sabrım yok, sinirlerim de ayakta. Duru da nasibini aldı bundan zavallım. O da aksine bir inat bir inat, bende sabır olmayınca bu inadı tolere edemedim her zaman ve maalesef bağırmak zorunda kaldım birkaç kez. Bunun alışkanlık haline gelmesinden korkuyorum, nasıl ve ne şekilde ayar mekanizması takmalıyım şu sesime bilmiyorum, hakikaten çok rahatsız ediyor beni.
Cumartesi yorucu geçti, ev almış başını gitmiş. Ben de ince işleri yaptım, derken vakit nasıl geçti anlamadım, akşam oldu. Saat sekiz buçuk gibi geldiler. Ben aşağı indim arabaya, Gül’ü eve bırakacaktık. Baktım uyuyor koltuğunda Duru, beni gördü tepki yok, gözünü kapadı yine. Yorgun herhalde dedim. Neyse eve gittik uyandı bu, baktım bana hiç yüz vermiyor. Aaaa, bir günü ayrı geçirdik suratımıza bakmıyor yavru. Babayla güzel bir gün geçirmişler, babaanneye gitmişler, halayla oynamış orda, uyumuş. Sonra anneanneye gitmişler. Bütün gün babanın kucağındaydı diyor annem, Serhan’a düşmüş. 2 senedir taşı, 1 gün taşıma böyle olur işte:)
Sanırım özgürleşme yolunda ilk adımlarını attı Duru. O akşam bana bir büyümüş gibi geldi. Benim kanatlarımın altındaki Duru değildi o, bağımsızlaşmış, kendi kendine oturan, “annem annem” demeyen büyük bir çocuk gelmişti. Hem hoşuma gitti hem de buruldum. Bu annelik çok karıştırıyor insanın doğasını…
Geceyi bekledim, bakalım çağıracak mıydı yanına. Neyse sabaha karşı uyandı 1 kez, istedi beni yanına. Pazar günü de Pelin bizdeydi. Çok sevdi onu, hiç yabancılamadı. Kahvaltı hazırlarken falan bana bir şey yaptırmayan Duru bu kez normaldi, Pelin’le ve babasıyla vakit geçirdi. Durumu yadırgadım, kendimi boşlukta hissettim fena halde.
Pazar günü de birkaç inat krizi yaşadık. Her şeye hayır diyor. Yemeğe gitmiştik bir yere, orada oyun odası vardı. Güzelce oynadı, zor ayırdık.
Duru şu an tam dozunda, ne çok yapışık bana ne de çok ayrı. Yine de önceki durumu göz önüne alınca garip geliyor tabii. Belki büyüdüğünü kabul etmek, özgürleşmesini, anne kanatlarından ayrılmasını olağan karşılamak gerekiyor. Anne haricinde de dünyalar var, onu görüp yaşaması lazım.
Yeni bir süreç başlıyor 2’ye günler kala…