Geçtiğimiz pazar hava çok güzeldi yine. Önce biraz ev aradık. Sinirimiz bozula bozula, daha fazla vakit kaybetmemeye karar verdik.
Ev arama işlemi bittiğinde saat 3 civarıydı. Önce bir şeyler yedik. Sonra da trafiğe takılmamak için bize yakın olan Çamlıca’daki bir parka gittik.
Güzeldi de. Geniş bir alanda hem oyun parkı hem de yeşillik birlikteydi.
Yeşili görünce üzerimde sinir stres kalmadı. Duru koşarken ben de onun arkasından koşturdum bahaneyle. Kovaladık birbirimizi.
Biraz salıncak keyfi yaptı…
Sonra çimenlere oturduk. Duru bir ara çimenlerin üzerinde “yüzüyordu”.
Küçükken çok yapardık biz, annem, ablam ayaklarımdan tutar, ben de ellerimin üzerinde yürürdüm, el arabası misali:)
Babası burada Duru’ya bunu yaptırmaya çalışıyor. Tutuş tamam ama henüz yürüme yok…
Her bulduğum yerde öpüp kokladığım gibi yeşillikte yavrusunu bulan koyun misali, burada da yapıştım kuzuma:) Kuzum o sırada doğayı keşfetmekle meşguldü…
Baharı seviyorum… Yeşili seviyorum… Toprağı da seviyorum… Salın beni çayıra… Sinir stres hiçbir şey kalmaz üzerimde, pamuğa dönerim…