Bayram öncesi birkaç gezme ve tozma

Epeydir yazmamışım onu fark ettim. Elim de gitmedi nedense… Araya da bayram girince birkaç faaliyeti yazmadan atlamışım.

Mickey’in dans gösterisine gittik, biletler Migros’tan:)

Birkaç gün öncesinden Duru’ya söyledim. Pek sevindi.

Serhan girmedi gösteriye, biz ikimiz seyrettik. Biraz sıkıldı, ara olduğunda “babama gitmek istiyorum” diye tutturdu, zor tuttum.

Gösteri fena değildi, hareketliydi. Birkaç masalı dans eşliğinde anlatıyordu. En beğendiğim bölümse, deniz kızı bölümündeki deniz canlılarının fosforlu fosforlu parladığı sahneydi.

Gösteri 1,5 saat sürdü. Ben de sıkıldım sonlara doğru, neden bilmiyorum. Duru da sıkıldı, final sahnesinden sonra kendimizi dışarı attık. Duru’nun babasına nasıl koştuğunu tahmin edersiniz:)

Bir şeyler yedikten sonra aklıma tiyatrodan kızlar geldi, epeydir görüşemiyorduk. Hazır gelmişken ve vaktimiz de varken Hülyalara bir baskın düzenleyebilirdik:)

Hülya, Sonay ve Esra Sonaylarda yuvarlanıyorlarmış, ben dekatılmak istedim aralarına. Duru’nun inadı üstünde olduğundan duruma alıştıra alıştıra ikna ettim. Hülya’ya bir şey bırakmam gerek, orada biraz oturup çıkarız dedim. Hiç istekli değildi, ben de çok üstüne varmadım.

Sonay’a geldiğimizde kucağıma geldi. Kızlara tembihledim Duru’nun üstüne birden gelmemeleri için. Ona rağmen zor bir alışma süreci yaşadık…

Yarım saatten fazla kucağımda yapışık durdu, ağlaya ağlaya yorgun düştü. Sonra kucağıma alıp masanın başına geçtim. yemekleri görünce biraz keyfi yerine geldi, Esra’nın leziz börekleri moralini yerine getirdi Duru’mun…

Orada sürpriz olarak Nagehan ve bebesi İdil, Binnaz ve bebesi Yiğit de vardı, hem de çok güzel bir sürpriz oldu benim için. Duru İdil’i çok benimsedi, o nereye giderse Duru da peşinden gitti. Kardeşim dedi ona, çok hoşuma gitti.

 

İdil de Yiğit de ayrı ayrı harikalar, nazarlardan korusun yaradan…

Bu da üçünü bir arada tutabildiğimiz nadir anlardan birisi… İdil’i tutabilene aşk olsun:)

Yiğit biraz uyudu. Uyandıktan sonra Duru onunla da iletişim kurdu. En sonunda yorumu şuydu: “Anne, kız kardeşim yaramaz ama erkek kardeşim çok uslu” İdil’e yaramaz değil hareketli demek daha uygun, ayrıca bu işler pek belli olmuşor, bugün uslu bebe yarın pek hareketli olabiliyor:) Güzel taraf ise onlara kardeşim demesi…

Onu bunu bilmem ama bana çok iyi geldi tiyatro grubum ve onların bebeleri. Hem onları hem de tiyatroyu çok özlüyorum, vesileyle birazcık hasret giderdik işte…

Sonaycığıma buradan teşekkür ediyorum. Bize cömert yüreğini, evini ve sofrasını açtığı ve hayatım(ız)a girdiği için…

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir