Bu bayram da “rüzgar gibi geçti”

Bir Kurban Bayramı ve daha da önemlisi Cumhuriyet Bayramı geride kaldı, herkese kutlu ve mutlu olsun…

Salı da dahil olmak üzere izinliydim yani herkesten 1 gün daha fazla izin yaptım. Ona rağmen doyamadım tatile de Duru’ya da…

Salı ben götürdüm okula Duru’yu, biraz gözleri doldu benden ayrılırken. Orada saklanıp seni bekleyeceğim dedim her zamanki gibi. Dönüşte, “seni çok özledim, sana çok güzel yemekler yaptım” dedim. O da uyandı hemen, “sen eve mi gittin anne” dedi, hiçbir şey kaçmıyor gözünden:)

Bu bayram hem hiçbir şey yapmadık aslında hem de çok şey yaptık gibi… 6 güne Duru için bir şeyler sığdırmaya çalıştık…

İlk gün bayram ziyaretindeydik Babaannelere gittik. Amcalar da oradaydı. İstisnasız herkesin elini öpüp bizzat para istedi:) Dedesinden, halasından amcasından aldığı yetmemiş gibi babaannesini para almadan bırakmadı resmen. Kızım deden verdi ya dememi takmadı bile. Kime çekti bu çocuk bilmiyorum…

Halayla arası çok iyi, nazar değmesin…

İkinci gün Murat’larla Ağva’daydık.

Gitmeyi hiç istemedi. Surat ifadesinden durum anlaşılıyordur herhalde:)

Başta epey yadırgasa da sonra alıştı Duru. Burada da deli dana misali koşuyor da koşuyor:)

Murat’tan çekiniyor resmen.

Ağva’da bir kız çocuğu vardı, ismi Ela, Duru’dan biraz büyük. Başta Duru’ya yanaşmadı ama sonra çok iyi anlaşıp oynadılar. Ela’nın takıları bizde bile yoktur:) Resimde görecekleriniz sadece bir kısmı…

Duru ilgiyle taktı onları. İki bilezik ve bir yüzük verdi arkadaşı. Bu çilekli yüzükten istiyorum diye de siparişi verdi bana. Hava çok güzeldi, güzel de geçti. Dönüşte de uyudu Duru. O gün resmen 4 saat uyudu, son zamanların rekorunu kırdı.

Akşama ablamlar geldi bayramlaşmaya. Zavallı ablam büyük bir hevesle Duru’ya aldığı oyuncağı verirken İsmail Abi devreye girince hevesi de yarıda kaldı. Duru İso’yu görünce dünyayı unutuyor. Emir’i de çok özlemiş. 4 saat uyuduğundan uyumak bilmedi o akşam.

Üçüncü gün yine yolumuz Kenan Bey’e düştü. Duru, sevgili Papatya’sına kavuştu. Oradaki yavru köpekler büyümüş. Bir tanesiyle oynamak isteyince Duru’ya yine havlayınca zavallı kızım ağlayarak yanıma kaçtı:( Çocuğumda hiç yoktan köpek korkusu oluştu…

O günün akşamına Cengiz, Yeşim ve Cemdemir geldi ziyaretimize. Cemdemir çok yakışıklı, karizmatik ve uslu bir çocuk:) Bakınız ve maşallah deyiniz…

Duru’yla yarı anlaştılar, yarı bağırıştılar.

Bir ara Serhan, ikisini de kucağına alıp kitap okudu onlara. Üçü  bir arada çok şirin gözüküyor… T-rex’i katmadım dikkat ederseniz…

Giderayak her şey tam anlamıyla rayına oturdu, hep öyle olur ya…

Çok keyifli bir akşamdı. Arayı uzatmamak lazım ama çok mümkün olmuyor bu hayat koşullarında…

Bayramın 4. günü tiyatro faaliyetimiz vardı. Duru giderken apartmanda poz verdi:: İşte böyle:

Fareli Köyün Kavalcısı’na bilet almıştım. Bu sefer anneanne de geldi bizimle. Bence çok güzel, eğlenceli bir oyundu, gitmeyen herkese tavsiye ederim. Oradaki “Çingene Kız” tiplemesini ayrıca tebrik ederim, tam benim kafadan:) Duru sıkıldı yine, oyun 1,5 saat sürüyor. Belki de yaşına göre değil o yüzden sıkıldı. Ama biz ailece çok eğlendik.

Dönüşte biraz Kadıköy’de scooter’ına bindi. Karnı acıkmıştı, çok sinirli oluyor karnı acıkınca. Kadıköy’ün içine doğru yürüdük, yemek yedik.

Duru’ya bayrak aldık.

Dönüşte oturur oturmaz uyudu Duru’cuk…

Bu geziden çok keyif aldım ben. Okul hayatım boyunca buralardan ayrılmazdık arkadaşlarla, gelmeyeli epey olmuş… Tekrar aynı yerlerde gezmek beni çok mutlu etti.

 

 

 

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir