Duru’nun bir huyu var: Kendisi oyun icat ediyor, sonra da o oyunun içine sizi dahil ediyor. Dün yürüme talimi yaparken televizyonun önünden geçiyoruz. Normalde durup düğmelerine dokunmak istiyor ama alışmasın diye “hayır” diyorum. Zaten televizyon gündüzleri kapalı. Neyse, televizyonda bizim yansımamızı gördü. Baktım ekrandaki yansımadan cin gibi bana bakıyor, gülüyor. Ben bunu fark edince başladı… Okumaya devam et İtinayla oyun kurulur…
Yazar: Pınar Bıyıklıoğlu
Bir o yanak, bir bu yanak…
Minik Duru sevgi kelebeği olarak sarılmanın haricinde öpmeye de başladı. Şimdilik “muck” sesini çıkaramasa da dudaklarını yanağa koyup çekme özelliğine sahip. “Öp kızım” diyorsun, dudağını yanağımıza getiriyor, değdirip çekiyor. Babasının omzundayken en sevdiği oyun olan “bir o yandan bir bu yandan bakma” oyunu, şimdilerde öpücüklü bir hal aldı. “Bir o yanaktan, bir bu yanaktan” oldu. Bu Duru… Okumaya devam et Bir o yanak, bir bu yanak…
Babaanne’nin doğum gününden birkaç kare…
Duru’nun mahlukat ve nebatat sevgisi:)
Duru’cuk yürümeye davranıp etrafı kolaçan etmeye başlayınca merakı da gün geçtikçe artıyor. Yürüyen, hareket eden her şey onun ilgi alanında. Hayvanlara ilgisi çok fazla. Selin’in kedisi Boncuk’a çıldırıyor. Çiçekleri saymıyorum, onlarla zaten yakın ilişki içinde. Evdeki menekşe ve büyük yeşil yapraklı bitkimizin yaprakları yoluk yoluk. Cici cici demekten dilimizde tüy bitti. Neyse ki şu sıralar… Okumaya devam et Duru’nun mahlukat ve nebatat sevgisi:)