Yılbaşı geldi de geçti bile…

Şu yılbaşı çok garip. Hem benim için bir anlam ifade etmediğini söylerim, bir yandan da içimi garip bir heyecan kaplar. Sevdiklerime ufak tefek bir şeyler alırım, onları vermek için de heyecanlanırım.

Bu sene Serhan’a farklı bir şey yapmak istedim.

Fotoğrafları ben çektiğim için Duru ve babasının bir sürü güzel resmi var. Onların arasından seçtiğim 12 tanesiyle bir masa takvimi yaptırdım. Önce internetten indirdiğim bir şablonla kendim yaptım takvimi, bunun fotoğraf baskısını alıp takvim yaptıracaktım. İş yerinden bir arkadaşım da onu güzelce hazırladı ama sonra böyle hazır yapan bir yer bulunca daha bir işime geldi açıkçası. Ben beğendim sonucu, güzel oldu.

Duru’ya da çoktandır isteyip bir türlü alamadığımız minik masa ve sandalye takımını aldık IKEA’dan. Arada oturup oynuyor. Bir tane de fazladan sandalyesi var, ilerde bir arkadaşıyla birlikte oturup oynamaları için. Bulut Bey’e buradan duyurulur:)

Yılbaşında evde olacaktık aslında ama planda son anda bir değişiklik oldu. Sevim Abla aradı bizi, evine davet etti. İş yarım gündü ama o gün sevdiğim bir arkadaşımın yanında olmam gerekiyordu. Sonra Serhan da geldi, dönüşte acayip bir trafiğe takıldık, ancak saat 8.30 gibi evde olabildik. Hemen hazırlanıp Sevim Ablalara doğru yola koyulduk.

Ancak 10’da varabildik oraya. Sofra hazırlanmıştı, nefis şeyler vardı.Mezeler, yemekler her şey muhteşemdi, buradan teşekkür ediyorum tekrar, ellerine sağlık. Hem de ailecek bir arada olduk bu vesileyle.

Duru da çok keyifliydi, amcasıyla güzel güzel oynadılar. Aralarındaki iletişime bayılıyorum onların. Halası Duru’ya çadır almış, onu kurmaya çalıştık bir ara, baktık iş çığırından çıkıyor, vazgeçtik, evde kurmak üzere kaldırdık:)

Sevim Abla’nın, ailenin kadın üyelerine aldığı hediyeleri de giyerek yeni yılın bolluk ve bereket içinde geçmesini temenni ettik.

Saat 12’de herkesle kutlaştık. Bizim yavrunun çook uykusu gelmişti, vedalaşıp ayrıldık.

Duru’cuk yolda sızdı zaten.

Sonraki iki gün de geçti öylece. Cumartesi akşamı alışveriş için çıktık. Gittiğimiz alışveriş merkezinde oyuncaklar vardı çocukların binmesi için. Duru’yu da atlıkarıncaya bindirdik. Onla birlikte ben de döndüm, düşecek diye korktum, tetikte bekledim. Sakin sakin döndü:)

Bir de helikoptere bindirdik, inmek istemedi ondan. Dün akşam da Muhsin Dede eşrafıyla yaptık yılbaşımızı. Gittiğimizde Muhsin Dede yoktu, çalışıyordu hâlâ. Teyzesi Duru’ya güzel bir terlik almış yılbaşı hediyesi.

Yemek yedik, sonra babaannelere geçtik çay içmeye. Dönüşte de Muhsin Dede’yi gördük azıcık, sonra evimize gittik.

Yılbaşı ağacımız hâlâ duruyor. Gündüz de yakıyoruz bazen ışıklarını, Duru Hanım öyle istiyor.

Bulut’un annesi Seher, Duru’ya iki hediye almıştı, birisi bebek, diğeri de makas. Bebeği vermiştim daha önce, çok sevmişti. Makas daha sonra verilmek üzere torbanın içinde duruyordu. Dün sabah da torbayı gördü, işaret etti. “Bak, bunu da sana Bulut’un annesi almış aç bakalım” dedim. Açtık, bayıldı makaslara. En çok aslanlı olanı sevdi. En güzel tarafı da makasların eli kesecek bir mekanizmaya sahip olmaması. Elinde tutarak gezdi evin içinde. Henüz kesme fonksiyonunu beceremiyor ama benimsedi onları. Ben bile benimsedim, kendim kullanacağım:)

İyisiyle kötüsüyle bizim yılbaşımız da böyle geçti bile…

2 yorum

  1. Merhabalar, güzel günler diliyorum. İkea’nın masa sandalye takımından memnun olup olmadğınızı soracaktım. Görüntüsü çok hoş ama sırt kısmı boşlukta kalıyor gibi görünüyor, benim kızım da şu an Duru’ya bu hediyeyi aldığınız aylarında, size danışmak istedim

  2. Merhaba, biz 2 yıldır kullanıyoruz, sırt kısmı rahatsızlık yaratmıyor, bu grubun bir de boyalıları var, onlar daha sağlam görünüyor. Onları da tercih edebilirsiniz…

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir