Minik Duru Büyüyor: Duru 2 yaşında!

Hazırlıklar, hazırlıklar ve de hazırlıklar…

Epeydir üzerinde çalışıyordum Duru’nun doğum günü için, güzel geçsin güzel olsun istiyordum.

Pazar seçim olduğundan doğum gününü cumartesi yapacaktık.

Geçen sene de izin almıştım iş yerinden, cuma günü yani doğum gününde kızımla birlikte olmak için.

Neyse, başlayalım bakalım…

Bu doğum gününde hayvanlı bir konsept düşündüm. Duru’nun en sevdiği şey hayvanlar çünkü. Pasta siparişini, geçen sene doğum günü pastamızı yapan İlker Hanım’a verdik yine. Duru’ya sormuştum pastanın üzerinde hangi hayvanlar olsun diye, o da saydı bana fil, ayı, aslan diye. Ben de bu şekilde bir pasta olsun istedim.

Duru’nun doğum günü kıyafetini ablam hazırladı. İnternetten bir model bulup göndermiştim, ablam onun çok daha güzelini yaptı, kıyafeti gördükten sonra anladık bunu. Harika bir iş çıkardı, ellerine sağlık. Resmen ince işçilik çıkarmış, her detayını oya gibi işlemiş. Bir de altına Converse almış, 80’li yılların Madonna’sı gibi bir şey çıktı ortaya:) Duru o kadar şanslı ki kendine özel stilisti bile var:)

Yaklaşık 2 haftadır falan Duru’nun resimlerinden oluşan bir power point sunumu üzerinde çalışıyordum. En sevdiği iki şarkı Rengarenk ve Öp Öp çalacaktı fonda ve Duru’nun 1 senede neler yaptığını esprili bir dille anlatacaktım. Geçen sene de yapmıştık. Neyse geçen hafta bitirip son dokunuşu yapması için üstada, Serhan’a teslim ettim işi:)

Bunun yanında, duvar süsleri, bardakların üzerine yapıştırmak üzere yine power point’te yaptığım hayvan figürlü tasarımlar, hediyelerimin üzerine yapıştıracağım etiketleri de hazırladım. İnternetten araştırdım boş vakitlerimde, birkaç yabancı siteden ve Füsun Hanım’ın bloğundan esinlendim. Sağolsun Seher çıkış aldı iş yerinde.

Bu sene gelen misafirlere Duru’dan ne versem diye düşünürken Esin’le telefonda konuşurken bir fikir vermişti bana, 12 ayının resmini koy diye. Ben de bu güzel fikire ilaveten her misafirin bir resmini de bu kompozisyona eklemeye karar verdim. Çerçeveleri Ikea’dan aldık, rengarenk. Duvarları süslemek için krapon kağıdı almıştım, hediye paketlerini de bununla yapacaktım. Bir de daha önceden hayvancıklı mandallar almıştım, bunları da hediyelerin bir köşesine iliştirecektim.

Seher'in yaptığı muhteşem tasarım...
Ortaya böyle bir şey çıktı...

Neyse geçen hafta içi bu tip çalışmalarla geçti. Seher harika bir tasarım yaptı fotoğraflardan. Buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum. Düğün davetiyemizi de eşi Tolga yapmıştı. Herhalde Duru’nun düğün davetiyesine de elleri değecek bu gidişle:)

Serhan bastırdı onları. Gece bilmemkaçlara kadar paketleme, kesme biçme, yapıştırma işleriyle uğraştım. Çok zevkli işin bu kısımları, ama biraz deli işi. Hatta işyerindeki arkadaşlar bile dalga geçtiler, kafayı Duru’yla bozdun diye. Zevk alıyorum ben bunlarla uğraşmaktan, gerçekten bu tip detayların insanıyım…

Perşembe gecesi kesme-yapıştırma, paketleme işlerim bitmişti. Serhan da prezentasyonun üzerinde çalıştı. Yalnız Duru’ya hediye almamıştım. Perşembe onu da hallettim. Arabaları çok seviyor. Minik üçlü araba setiyle Melissa Dough’un magnetli bebek giydirme setini aldım.

Perşembe akşamı bir-iki süs yapıştırdım duvara, sabah Duru uyanınca görsün istedim.

Cuma sabahı uyanmasından itibaren ara ara kameraya çektim Duru’nun 2. yaş doğum günün. Geçen sene de yapmıştım.

Hediyesini verdik babasıyla. Arabayı çok evdi, “aaaa” diyerek açtı. Mavi araba da vardı içlerinde, en sevdiği renk…

Magnet de ilgisini çekti epey oyalandı. Baba işe gidince kahvaltı ettik.

Hiç iştahı yok, ben varım diye iyice serdi olayı tabii.

Kahvaltıdan sonra parka gittik, Emir de geldi bizimle. Suya taş attık, kaydıraktan kaydı, koştu. Döndüğümüzde çok yorulmuştu, hemen uyudu.

Kurbağalı süs havuzuna taş atmaca

Ben ortalığı toparladım biraz. Kolumda hafif bir kaşıntı başlamıştı bu arada. Bilek kemiğimin üzeri hain bir sivrisinek saldırısına maruz kalmıştı. Neyse, önemsemedim. Neler yapacağım kafamda belliydi. Annem dolma, Esin kısır, ablam meyveli tart yapacak, babaannemiz de börek getirecekti. Ben de bol salata çeşidi, poğaça, kurabiye türü şeyler yapacaktım.

Bu arada Duru sanki bugün daha bir büyüdü. Erken ergenlik yaşıyor resmen. Bir kapris, bir aksilik. İnat… Allah sabır versin…

Akşam ablam geldi, annemle dolma sardılar. Duru’nun giysisini de getirdi. Giydirdik. Önce giymek istemedi. sonra İso görsün bak çok beğenecek deyince giydi anca:) İso hastası gerçekten, İsmail abiye bayılıyor. Çok beğendi Duru da. “Ben maymunum, ben papağanım” demeye başladı. En sonunda tavuskuşunda karar kıldı, “Ben tavuskuşuyum” dedi. Ayakkabıları da giydirdik, baktı “komit oldu” dedi. Ben de “harika oldu” dedim, neyse ki çıkartmadı.

Kelime haznesi, eklerin kullanımı, zaman eki kullanımları müthiş. 3-4 kelimelik cümleler kurabiliyor. Dedim ya, sanki doğum gününde daha bir büyüdü Duru, kocaman oldu… Maşallah…

Duru benden başka kimseyi gözü görmediğinden gündüz pek bir şey yapamadım. Banyosu vs. derken gün bitti zaten. Serhan minik bir tart almış, onu kestik, mum üfledik. Gerçek doğum gününde pasta olmazsa olmazdı.

Ben de Duru’yu saat 10 gibi uyuttuktan sonra işe koyuldum. Poğaça, dereotlu kurabiyeyi yapıverdim. Bu arada ablam amerikanın turşularını, patatesini falan doğradı, acayip kolaylaştırdı işimi. Hakları ödenmez, annemle ikisi benden çok yoruldular 2 gün boyunca… Kardeşin değeri böyle günlerde çok daha iyi anlaşılıyor.

Kurabiye hamurunu yoğurdum, ablam kalıplarla şekillendirdi. Ben de amerikanın son dokunuşunu yaptım, mayonezini katıp kaldırdım. Mantar salatasını da hazırladım. En son saat 3′ doğru kabaklı havuç salatası yapıyordum. Yatmadan büfenin üzerini hazırladım, tabaklar, bardaklar, çatallar. Ertesi güne kalmasın istedim.

Kaçta yattım hatırlamıyorum, yattığımda ağrımadık noktam bir tek saçlarımdı herhalde.

Kolum da kötülemişti, giderek şişiyor ve ağrı yapıyordu. Alçak sivrisinek tam kemiğimin üzerine bütün zehirini bırakmış, bunun için tam gününü bulmuştu. Her şeyde bir hayır vardı ama:)

Günü bitirmiştim, büyük güne hazırdım…

Yattığımda hemen uyuyamadım, düşündüm…

Mis kokulu canım kızım gün geçtikçe büyüyordu. O büyüdükçe beni garip bir hüzün kaplıyor, neden bilmiyorum. Sanki bir daha kucağıma gelmeyecek, beni bırakıp gidecek gibi…

Pamuğumun her yaşı ayrı güzel, eminim ki bundan sonraki yıllar da çok güzel geçecek…

Geçen seneden bu yana ne çok yol kat etti. Yürüdü, konuştu, o artık evin içinde ayrı kişiliği olan, ne istediğini bilen, istediğini yapan, istemediği hiçbir şeyi yapmayan, geçmişi hatırlayan, sevdikleri ve sevmedikleri olan, sahiplenen, seven, koruyan, sevgi dolu bir birey…

Onun artık arkadaşları bile var…

Mutlu ve sağlıklı, sevdiklerinin yanında mutlu bir yaş olsun kuzum…

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir