Deha’da bu kez bizler vardık

Duru’nun okulundaydık geçtiğimiz hafta cumartesi. Bu kez sandalyelerde minikler değil biz büyükler oturduk.

Amaç, hem velilerin kaynaşması hem de derslerin nasıl işlendiğinin bire bir bizlere gösterilmesiydi.

Her branş öğretmeni geldi. Bizler sanki çocuklarmışız gibi onlara ne yapılıyorsa bize de aynısı yapıldı.

Müzik dersinde Orff metodu uygulaması vardı. Leo Delibes’nin “Sylvia”sında, kağıt bardaktan yapılmış lastikten telli müzik aletimizle ritim tuttuk. Şişe kapaklarıyla müzik yaptık. “Jimba jimba jimba bababuşka-böyleydi sanki…” hâlâ kulaklarımda:) Keyifliydi.

Sonrasında resim öğretmeni geldi. Bize çamurdan obje yaptırttı. Serhan’ın diplodocus’u epey ses getirdi, oldukça başarılıydı bence de. Benim de karnım acıkmış olmalı ki çamurdan tencere yaptım:)

Resim dersinden sonra Serhan eve gitti, ben kaldım.

İngilizce de keyifli geçti. Derslerin sadece İngilizce geçtiğini, şarkılarla, mimik ve jestlerle kelimelerin çocukların hafızalarına nasıl yerleşebildiğini anladık. Drama öğretmeni Cihan Hoca içeri girer girmez “Duru’nun annesi” olarak tanıtıldım yine, ne yapıyorsa Duru bu kadar:) Drama uygulaması yaptık, yaratıcı fikirler çıktı ortaya…

Esin de yanımdaydı, o nedenle gün, ayrıca eğlenceli geçti benim için…

Karneyi de aldık, Duru’yla ilgili çok fazla söylenecek şey yok, ağlamaların dışında durum iyi…

Eve giderken dinozoru da aldım yanıma, babasının eserini görmeliydi Duru.

Keyifli bir gündü, zaman nasıl geçti anlamadım.

Çocuklar da anlamıyordur herhalde…

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir