Cumartesi günü havanın güzel olacağı duyumunu almış, mutlaka dışarı çıkmamız gerektiğini düşünmüştük. Geçen hafta Serhan’ın fuarı olduğundan bir yerlere gidememiştik de.
Ne yapsak diye düşünürken Murat aradı, cumartesi günü Ece’nin binicilik kulübüyle Ömerli’de bir at çiftliğine gideceklerini söyledi. Yanımıza bir şeyler alır, orada brunch yaparız diye kararlaştırdık.
Cumartesi hakikaten müthiş bir hava vardı dışarda. Duru’ya balkonda kurabiye, peynir ve sütten ibaret pratik bir kahvaltı atıştırttık. Severek de yedi, sevindik. Bu arada balkonun adı “Dabon”. Annemi de göndermedik, kadın 5 gün eve kapanıyor, zorla onu da götürdük. Evden peynir, domates falan aldım yanımıza. Yoldan da poğaça, simit türevi şeyler aldık. Sonra Muratlarla buluştuk. Her şey iyi gidiyordu. Duru’da bir durgunluk vardı yalnız. Meme de emdi yolda. Derken durgunluğun nedenini anladık, bütün yediği içtiği ne varsa kustu. Bütün araba ve onun üstü başı battı. Biraz da korktu mu ne, ağladı yavrum. Neyse kenarda durduk, üzerini değiştirdim ve yolun geri kalanını kusmuk kokuları içinde tamamladık:)
Gideceğimiz yere vardık nihayet. Çok güzel bir yer, sakin, yeşil… Tam kafa dinlemelik. Oraya gelen zaten at binmek için geliyor, öyle mangal vs. muhabbeti falan da yok. Önce kahvaltımızı ettik, sonra Duru’yla oynadık. Her yer alabildiğine yeşillik. Ece de oynadı sağolsun Duru’yla, zaten Duru hastası Ece’nin. Ona köpek almıştı, o günden beri evde “Ece Ece” diye dolanıyor.
Hepimize terapi gibi geldi. Kafamız dinlendi. Gerçi benim alerji tavan yaptı ama olsun. Evde de dursam aynı olacaktı sonuçta. En önemlisi Duru çok mutluydu. Babası ona bir tane de top aldı, “Cimbombom” demeyi de öğretti, şartlı refleks oldu. Topun rengine bayıldım, Duru da sevdi:)
Atları sevdik. Daha doğrusu bir tanesini sevdim, yanakları çok güzeldi, yumuşacık. O da sevsin diye başını çıkardı penceresinden. Bir hayvanım olsa atım olsun isterdim, çok değişikler, asiller. Şeker yedirmeye cesart edemedim henüz, ama onu da yapacağım ilerleyen günlerde:) Bir an öyle kaptırmışım ki kendimi, “annesinin güzeli, canımm” diye diye severken seyisin gelmesiyle dünyaya döndüm, çok da utandım ama bana ne:)
Murat’la Ece at bindiler, o ara Duru’ya bir şeyler yedirdim. Saat 4’ü geçerek kalktık.
En kısa zamanda tekrar gitmeli. Yavrusunu kapan gelsin valla…