Baba, Anne ve Duru

Duru bana düşkün hâlâ. Bunun bedelini onun tüm kaprislerini çekerek ödüyorum:) Nedense nazı bana geçiyor. Bazen işim oluyor, babana git kızım biraz diyorum, gitmiyor. Sadece bilgisayar açıksa babayla vakit geçiriyor. Babayı oyun arkadaşı olarak görüyor, ona “Baba” diye seslenişi bile çok hınzırca. Onun yemeğini yedirene kadar ben de ne yiyebilirsem, o kadar. Sonra elimden tutup… Okumaya devam et Baba, Anne ve Duru

Pazar keyfi

Normal şartlarda Duru’nun çikolata, şeker, abur cubur yemesi taraftarı değilim. Eve de pek almayız zaten, kendimiz için çikolata alırız, bir de Sarelle’nin benzerlerine göre daha saf ve katkısız olan bitter fındık kremasını alırız kahvaltılar için. Allahtan Duru’nun da tutturması yok şimdilik, ancak biz yerken görürse ister. Nasılsa ömrü boyunca yiyecek, bari küçücükten başlamasın midesini abuk… Okumaya devam et Pazar keyfi

Benim!

“Hayır”lardan sonra dün akşam “benim“ler de başladı. Eline elma alıyor mesela, sarılıyor “minim” diyor. Ben de onun bu duygusunu doyuruyorum. Yatağında oyuncaklarla oynarken “Bak bu senin, bu da senin, bu da senin” diyorum, teker teker veriyorum oyuncakları eline. O da sarılıyor onlara, pek mutlu oluyor. Ablam ona bir araba almıştı binsin diye. Araba son aşamasına… Okumaya devam et Benim!