Dün ilk kez hasta idim uzun bir süreden sonra. Zor hastalanırım, maşallah dememe gerek yok artık çünkü dün epeyce zorladı beni.
Önceki gün geldi belirtiler. Boğazım inanılmaz ağrıyordu, ağrı da değil, yutkunamıyordum resmen. Annemin yaptığı kuşburnunu bile içemedim öyle söyleyeyim. Ve acayip bir üşüme, tüylerim diken diken oluyordu. Hal böyle olunca da işe gidemedim tabii, 6 senede ikinci kez…
Duru’ya gün doğdu. Beni ilk kez böyle görüyordu bir yandan da. Ben yatar vaziyette evde, bir yandan onun isteklerini elimden geldiğince yerine getirmeye çalışıyorum bir yandan da dinlenmeye çalışıyorum. Beni öyle görünce şaşırdı tabii, sürekli hareket halindeki insan yatıyor. Çok ellemedi, anlayışlı davrandı. Bizim koşturmalı, kovalamacalı bir oyunumuz var adı “Miyav”, onu oynamak istedi. Ben de “Biraz yorgunum canım, o yüzden işe gidemedim, dinlenince oynayalım” dedim. O da geldi “cici cici” diyerek sevdi beni. Uzun süre kucağımda oturdu, dün ilk defa. Onun uyuduğu 2 saat boyunca ben de uyudum, çok iyi geldi.
Bu sabah daha iyiyim, boğazım hâlâ kötü, başım da dönüyor biraz ama dermanım yerinde en azından. İlaç almıyorum, emziriyorum zaten, hem de çok mecbur olmadıkça alma taraftarı değilim. Umarım geçecek böyle. Ve umarım Duru’ya geçmez. Bolca doğal antibiyotik verdim ona evde olduğum için.
Gece ilk kez duymadım Duru’nun sesini, 2 senede ilk kez, o kadar derin uyumuşum demek ki. Annem uyandırdı.
Duru sabah beni giyinmiş görünce “işe” dedi, ben de “evet ama akşam gelicem” dedim. Anneanneye de babaya da git dedi, istemedi onları, kucağımda oturdu, kapıya yapıştırdığım kağıtların üzerine resim yaptık biraz. Sonra balkona çıkıp bana el sallama vaadiyle ayrıldık.
Şimdi işteyim. Yarına daha iyi olurum diye umuyorum.