Offff offf…
Ne zor şeymiş Allahım…
Ben mi zorlaştırıyorum bu süreci bilmiyorum, çıkamadım işin içinden.
2 ileri bir geri…
Tatile gitmeden 1 hafta önce başladım. Doğum gününde o krizi yaşayınca vakti geldi zannettim. Zannetmişim…
İlk akşam işten döndüğümde limon sürdüm. Baktı tadına, yüzünü buruşturdu, acı dedi. Sonra oyuna falan daldı. Arada yokladı tabii. Açtım, denemeden istemedi. Uyuturken de çok zor oldu, çok ağladı. Çok huysuzlandı. O ağladıkça ben de ağladım gizliden. Kucağımda gezdire gezdire, doğum gününü, Bulut’u anlat anlata uyuttum. İyice daldığından emin olunca da emzirdim biraz.
Sabaha karşı uyandı. “Biliyorsun tadı acı” dedim, vermedim. O da kabullendi, uyumakta zorlandı, yarım saat sonra daldı.
İlk gün böyle geçmişti. İşe giderken de vermemiştim.
O günüm çok kötü geçti. Anladım ki Duru’dan çok ben hazır değilim. Sabah sabah iş yerinde hem anlattım hem ağladım. Emzirmek bir anne için çok önemliymiş, bunu anladım. Kendini yararlı hissettiren, yavrusuyla sıcacık iç içe olduğu nadir anlar, sanırım bu duyguları bir daha yaşayamayacak olmak insanın içini acıtıyor.
İkinci akşam daha zor geçti. Yine limon kullandım. Ama uyuma faslı tam bir kabustu. En sonunda verdim. Kararım, gündüz emzirmemek, gece devam etmekti. O şekilde geçti birkaç günümüz, o da zorlamadı zaten. Tatil de rahat geçti. Gündüz hiç aramadı. Birkaç teşebbüsünü de başarıyla geri çevirdim. Uyurken ve gece verdim. Gündüz olunca tadı acı biliyorsun, akşam düzelecek diye açıkladım. Gündüz açıp bakıyor, “düzeldiii” diye gözümün içine bakıyordu. Ben de hayır, akşama annecim diyordum. 1 gün ateşlendi, o zaman gündüz de verdim 1 kez. Ondan sonra denge şaştı işte.
Neyse, tatil umduğumdan daha iyiydi bu konuda. Rahat bıraktı beni. Asıl, döndüğümüzde koptu olay.
Eskisinden daha ısrarcı oldu. Limonlu olmasına rağmen devam etti.
Geçtiğimiz pazar günü en son çare salça denedim. Bundan nefret ediyorum ama elime o geldi o anda, limon kâr etmiyordu artık. Öyle görünce garipleşti, üzüldü herhalde canım, “memeyi öpücem” dedi. Öptü. Sonra ara ara açıp baktı. Bir keresinde de açtığımda yere bir parça salça düştü. Dehşet dolu gözlerle “meme döküldü” dedi. O an anladım yanlış yaptığımı. O kadar bunalımdaydı ki iki gün, sanki büyük bir adammış, dünya başına yıkılmış gibi, hiçbir şey yapmak istemiyor, sadece yatıyor, depresyonda… Zaten bir süre sonra o kadar kafasına vurdu ki herhalde salçalısının da tadına baktı.
Dün akşam da son çare bal denedim. Serhan’ın fikriydi. Limon bitti, salça süremem, tatlı sevmiyor, olabilir diye düşündüm. Oldu da. Tadına baktı, “bal” dedi. Ama bir daha emmedi. Uyurken de emmedi. Sarılıp uyuduk.
Bu da yanlış aslında, çünkü Duru baldan nefret edebilir. Zaten tatlıyla arası yok, böyle bir şeye sebep olmak istemem.
Ne yapacağım, nasıl bir yol takip edeceğimi bilmiyorum. En azından gece emzirmeye devam etmek istiyorum, ama bu sefer de çocukta bir dengesizlik ve beklenti yaratıyor bu durum.
Offf offf…
Çok zormuş. Ben çok zormuş dedikçe de zor geçer bu süreç.
2 hafta bitti.
Kararlı davranmıyorum.
Önce kendim hazır olmalıyım.
Duru ne yapsın…