10 Eylül Cumartesi, 11.10’da Duru Hanım’ın doktoruna gittik.
Yine çok zorladı bizi Duru. Doktora giderken kusma ihtimalini düşünerek ona yedek kıyafet alırken kendimizi unutuyorum hep.
1 haftadır kitap okuyup anlatarak hazırlamaya çalıştım Duru’yu. Anlattım güzelce. Olmadı, yine olmadı…
Doktora yaklaşırken bizim hanımda gerginlik başladı. Arabayı otoparka park ederken “gitmek istemiyorum” diye mızırdanıyordu.
İçeri girdik, Songül doğum yaptığından başka bir asistan vardı. Onu da yadırgayınca işler çığırından çıkmaya başladı.
Bekleme odasında biraz kitap okuduk, oyuncaklara baktık. Sıra bize gelince olanlar oldu.
Nasıl bir ağlamak. Öğürmeler de başlayınca kusacağını anladım. Kustu da nitekim, yerler, benim üzerim, babasının tişörtü battı. Kendini ne tarttırdı ne de boyunu ölçtürdü. İkimiz yapalım diyorum ona da izin vermiyor. En sonunda sesimi yükselttince tarttırdı kendini, boyunu ölçemedik ama. Kesinlikle başkasının bedenine dokunmasına izin vermiyor. Normalmiş bu yaşta, bana pek bir garip geliyor oysa ki. Önceki kontrolleri hatırlıyor diyor Gülbin Hanım.
Gülbin Hanım bütün kontrollerini zar zor, Duru kucağımda yapışık vaziyetteyken yapmaya çalıştı. Ağzına bile bakamadı. Hepatit A aşısını yaptı, aşı olurken daha az tepki verdi Duru.
Her şey bittikten sonra içini çeke çeke Gülbin Hanım’a bakarak el sallayıp bay baayy diyordu yine. Üzüldüm…
Her şey normal, kilo %90’larda. Boyu bilemiyoruz. 3 ay sonra eğer ortalıkta çok kızamık dolanıyorsa aşı yapmak için çağıracak, yoksa randevu yine Mart ayında, 6 ay sonra yani.
Meme olayına bir şey demedi, “ zaten en az 2 yaşına kadar emzirmeyi onaylıyoruz, bence bir sakıncası yok, okula gidince unutur zaten” dedi. Aradığım cevabı alamadım onun ağzından, emzirmeye devam sanki…
Arabada sızıverdi hemen Duru, çok yorulmuştu.
Biz de üzerimizi değişmek için evin yolunu tuttuk.
En az 3 ay rahatız inşallah.