Annemler taşınıyorlar inşallah…
Cumartesi pazar tüm gün karı koca çok çalıştıklarından annemin yorgun yorgun Duru’ya bakmasına gönlüm razı olmadı. Pazartesi izin aldım ben de…
Günümüz güzel başladı. Anneanne, anne ve yavru mutlu mesuttuk başlarda. Anneme sıkça “git, sen git” demesinin yanlış bir şey olduğunu, hepimizin buna üzüldüğünü defalarca söylememize rağmen oyun mu etti bunu nedir, durmadan git diyor kadına…
Duru’nun “terrible two” döneminin en zirvesini yaşıyoruz bu aralar. Davranışları tutarsız, birden ağlamaklı oluyor, her oyundan çabucak sıkılıyor. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi şaşırıyorum.
Dün doğru dürüst kahvaltı bile etmedi. Annem ve ben aynı anda evde olunca hep bunu yapıyor. Dengesini şaşırtıyoruz çocuğun herhalde.
Biraz kitap okuduk. Bu aralar dinozorlara olan aşkının “büyüüüüüük” olduğunu anlatmıştım. Bu aşk hâlâ aynı hızda devam ediyor. Dün epeyce “Dinozorlar” kitabını inceledik. Bütün dinozor isimlerini biliyor. En çok da T-Rex’i seviyormuş…
Dün pek çok kez bana “vurdu”. Sonra yaptığının kötü bir şey olduğu aklına geliyor, sandalyeye, koltuğa kapanıp ağlıyor. Ben hiç ses çıkarmayınca gelip özür diliyor.
Bol bol koşturduk evin içinde. Ondaki enerji bitmiyor anlıyorum da aramızdaki yaş farkı büyük:) Uyum sağlamaya çalışıyorum bebeye:)
Neyse, saat 2 gibi uyuyunca onunla birlikte biz de uyuduk. İyi geldi uyumak. Kalktığımda daha iyiydim.
Sonra yemek ve yine oyun…
Bir ara “hayır, hayır, her şeye hayııır” diye bağırıyordu evin içinde.
Duru’mu çok iyi özetliyor bu cümle…