Bugün 4. gün, biraz yol kat ettik, tabii ki annem sayesinde…
Salı günü Duru daha fazla yapıştı bana. Bu kez hiç oynamak istemedi, hep yanında olayım istiyordu. Bir süre sonra da her şeye “hayır” demeye başlayınca bize ev yolları göründü…
Ertesi gün anneannenin götürmesine oybirliğiyle karar verdik. Belki bana bu kadar naz yapıyordu.
Çarşamba sabahı annem götürdü Duru’yu. Başta yine epey zorlamış. Sonra aşağı inmişler resim odasına. Annem orada otururken “çok terledim biraz yüzümü yıkayayım” diye ayrılmış oradan, Duru da göndermiş annemi. Sonra bir daha da aramamış. Tuba öğretmeniyle bahçeye çıkmışlar, kovalamaca oynamışlar… Sonra tam keyifli bir anda “eve gitme zamanı” olduğunu söylemişler Duru’ya, daha kalmak istemiş…
Dün okuldan sonra akşam üzeri bir de parka götürmüş annem Duru’yu, orada da oynamış… Evin yolu da yokuş, zavallı annem, in çık in çık güç versin Allah…
Bu sabah da yine beni bırakmak istemedi, kapıda ne yapacağımı şaşırdım. Akşama işyerinden onun boyaması için çıktı alacağımı, gidip makineyi açmam gerektiğini söyledim. Tırtıl resmi istiyormuş, bir de gergedan… Zar zor ikna oldu:( Daha önce işyerime geldiğinde printer’ı görmüş, çıktıları alıp bana getirirken çok eğlenmişti.
Bu sabah da önce biraz zorluk çıkarmış, sonra saat 10.30’da aradığımda sınıfta olduğunu söyledi annem. Belki bugün yemeğe bile kalır.
Yarın beklemeyecekmiş…
Sayesinde yine epey yol aldık, sağ olsun var olsun canım annem…