Güneş’in 7. yaş partisi

1 sene çabuk geçti, Güneşçik 1 yaş daha büyüdü. Ona Güneşçik demek de anlamsız artık, çünkü artık bir genç kız oldu adeta…

Cumartesi günü Portakal Parti Evi’nde kutlanacaktı doğum günü. Niyetim Duru’yu erken uyutabilmek ve zamanında gidebilmekti, fakat işin içinde çocuk olunca bu tip planlar sadece niyette kalıyor çoğunlukla.

Bizim kız o gün yarım gibi yattı ve neredeyse 2,5 saat uyuyarak kendi alanında bir rekora imza attı:) Uyandığında saat 3’e geliyordu. Yemek yedirme, Duru’yu giydirme, hazırlanma derken saati 4 ettik çıkmak için. Üzerine bir de trafik eklenince ancak 5 gibi oradaydık.

Duru daha dış kapıda huzursuzlandı, “Anne” diyerek, korkan gözlerle bakıyordu bana. Portakal Parti Evi, bir apartman dairesinde. Oda oda, büyükler bir odada, çocukların oynadığı alan başka tarafta. İyi düşünülmüş. Animatör, çocukları eğlendiriyordu biz gittiğimizde. O kadar kalabalıktı ve gürültü vardı ki bizimki ağlamaya başladı derhal. Bir ara o kadar kötü oldu ki yine kusacak zannettim, sürekli “Anne meme” diyerek ağlıyordu. Onun için güven=meme, bir kez daha anlamış bulundum.

Neyse, tam sakinleşti derken bir çocuk balonları tek tek patlatmaya başladı. Bu sefer yine başladı ağlamaya. Tam sakinleşti, doğum günü pastası geldi, kesildikten sonra animatör, konfetilerin olduğu bir şey patlattı, çıkan ses Duru’yu yine korkuttu. Çok yoruldum tabii.

Neyse, pastadan sonra misafirler evlerine gitmeye başladı. Ortalık durulunca Duru da daha sakinleşti, ortalarda oynamaya başladı. 1-2 vukuat daha oldu onu ağlatacak. Sonra o da ben de rahatladık. Orada bir oyun odası vardı, biraz orada oyalandı.

Birkaç abi vardı, onları seyretti, çalan müzikte oynadı. Tabii yine 5 dakika oturmadı. Selçuk, Güneş ve Şamil haricinde kimseye pas vermedi. Ebru’nun hevesi yine kursağında kaldı:(

Ve Didem’le de tanıştık:) Duru’ya çok güzel bir hediye almış. Dünden beridir Didem’in adını öğrendi Duru, hediyeyi kim aldı diye sorunca “Didem” diyor çok güzel bir şekilde:)

Saat 7 gibi dağıldık biz de evlerimize. Yolda uyuyakaldı Duru’cuk, çok yorulmuştu ağlamaktan.

Bir kez daha anladım ki bir süre daha gittiğim yerden bir şey anlayamayacağım herhalde. Ebru’yla oturup 2 laf edemedim ya ben ona yanarım:)

Bu geçen sene, yine Güneş’in doğum gününde çekilmiş bir resim.

Bu da bu yılki Duru.

Zaman böyle bir şey işte. İnsanı, hayvanı, bitkiyi, canlı olan ne varsa büyütüyor, cansız olanı eskitiyor.

Nice yıllara Güneşçim, güzel yüzün gibi bahtın da güzel olur inşallah…

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir