Duru’nun büyüdükçe hem fiziksel hem ruhsal özellikleri değişiyor. Giderek daha da güzelleşiyor. Giderek daha da agresifleşiyor… Bir kere yumruk ilk fırsatta havaya kalkıyor. Yumruğunu öyle kaldırınca ben anlamazlıktan gelip “Hmm, öpmem için kaldırdın herhalde” diyorum, sonra yumruğunu öpüyorum. Böylece bazı atakları geçiştiriyoruz.
Her şeyden sıkılıyor bir anda. Resim yapıyoruz, birden karalamaya, sert sert kalemi sürtmeye başlıyor.Pedegoga gitsem neler der acaba, diye geçiriyorum içimden. Acaba yaşının normal bir davranışı mı yoksa bu büyüme sendromunun bir gereği mi, bilemedim. Ona, bu davranışının normal olmadığını, bizi üzdüğünü söylüyorum. Bazen kendime hakim olamıyorum, nasibini alıyor benden, bağırıyorum, üzülüyorum sonra da…
Bunun yanında İngilizce epey kelime öğrendi. Her aklına geldiğinde kelimelerin anlamını soruyor. Söylediklerimizin hemen hepsini öğrenmiş. Fil, kelebek, cam, kapı, kedi, köpek, dinozor, su, domates, yılan… Bunlar aklıma gelenler. Dün gece yine karyolada uyumaya çalışıyoruz. “Battaniye ne demek” diye sordu. Ben de “blanket” dedim. Hmmm, bunlar İngilizce anne, ama biz onu anlamıyoruz” dedi bilmiş bir ses tonuyla:)
Favori kitabımız “Dinozor” bu aralar, İş Bankası Kültür Yayınları’ndan. Bayılıyor ona, 4-5 kez okuyoruz arka arkaya. Her seferinde “Ama onların sadece kemikleri kalmış” diyor, içini rahatlatırcasına. İlk kez 2 gece önce yatmadan kitap okumamı istedi. Genelde “Ilgaz Anadolu’nun” ve “Bu kalp seni unutur mu” bizim bu dakikalarımıza eşlik ediyordu. Bana kitap okutunca çok hoşuma gitti. Ama baktım 4, 5, 6 kez ark arkaya okudum, uyumaya niyeti yok… Benim ses kısılmak üzere… “Anne senin sesin kötü biraz” dedi sonra da:)
Gece bez olayı epeydir fena gitmiyor, nazar değmesin, 2 aya yakın bir süredir, çok yorgun olduğu ya da inadı tutup yatmadan lazımlığı ziyaret etmediği zamanlar haricinde bez bağlamıyorum. Dışarısı için Mothercare’den daha ufak bir lazımlık aldım ona. En azından sırt çantama sığıyor. Gittiğim yerde, tuvalete giriyoruz, yere gazete kağıdı serip lazımlığı koyuyorum. Oturup yaptıktan sonra tuvalete döküp siliyorum güzelce. Üzeri çıkandan aldım, tas gibi, rahatça yıkanıyor. Evdeki taht-lazımlık artık sadece evde hizmet veriyor Duru’ya:)
Duru’da hem olumlu hem olumsuz gelişmeler böyle işte. Büyümek böyle bir şey olsa gerek, masumiyet giderek kayboluyor, ego geliştikçe minik ve savunmasız kızımın yerinde yeller esiyor. Kendim için tek dileğimse “daha sabırlı ve sakin olabilmek”…