Bu hafta sonu daha bir değişikti Duru. Daha bağımsız, daha özgüvenli ve daha bir küçük ergen ve daha bir KISKANÇ!
Mm olayı sanki biraz azaldı gibi. Gün içinde öyle sık sık krizi gelmiyor. Dışarda hiç aklına gelmiyor, evdeyken de 1-2 kez, bir de uyurken. Böyle böyle bitse keşke…
Cumartesi akşam üzeri, iş yerinden bir arkadaşımızı ziyarete gittik. Doğum yapmıştı, muhteşem tatlı bir kız çocuğu dünyaya getirmiş ve biz o sevimli yavruyu görmeye ancak 5,5 ay sonra gidebilmiştik. Duru gitmeye pek bir isteksizdi. Onu 2 kocaman kedi ve Bulut vaadiyle ikna ettik neyse ki…
Gittiğimizde biraz tedirgin davrandı Duru. Sonradan ısındı ortama. 2 tane kocamaaan kediyi görünce olay bitti zaten. Kedilerden gri olanını tanıyorduk da sarı olan tam bir Garfield ayarında, sakin, sevgi dolu, nasıl tatlı…
Miyu ise… Anlatmak yetmez, görmek lazım. Miyu Revan ve Engin’in kızları. Maşallah diyorum o kadar. Duru yanımdayken çok da sevemedim tabii, nasıl gülmek, nasıl kahkahalar, çok ama çok tatlıydı minik Miyu.
Duru sakin durdu orada, Seher’le pek iyi anlaştılar. Bulut hasta olduğu için gelememişti, onun yerini Seher aldı. Seher yine rahat oturamadı, bu sefer de benim kız yüzünden. Duru’nun yeni arkadaşı oldu Seher.
3 saate yakın oturduk Revan’larda. Çok keyifliydi, küçük bebek de özlemiştim, hele böyle tatlısını görünce mutlu mesut ayrıldık oradan:)
Ertesi gün de pek bir alıngandı Duru. Ona buna bozulup poz yaptı sürekli. İdare etmek çok zor oluyor bazen. Ben de yorgun oluyorum, ne bileyim ev işleri sırada bekliyor, hiçbir şeye yetişememe kaygısıyla bir de üzerine bu eklenince olmuyor.
Hava güzeldi ama bizimki dışarı çıkmak istemedi. Emine aradı sonra, bizi çağırdı. Duru’ya da sordum, gitmek ister mi diye. “Hayır” dedi. Sonra sarılarak “Deniz’i kucağına almayacaksın” diye pazarlık etti benimle. Gitmek istememesinin nedenini anladım böylece. Ben de “tamam” dedim, sıkıca sarıldım. “Baba alsın mı” dedim, “alsın” dedi. Babayı bir derece de beni hiç paylaşamıyor:(
Duru’nun bebekken oynadığı ve artık yüzüne bakmadığı yepyeni oyuncakları var. Deniz’e vermek istiyordum. Duru’ya sordum, “hayır” dedi, ağlamaklı bir ses tonuyla. Bez kitap, artık okur mu koca kız? Oturdu okudu, bir de anlatıyor bana numaradan, “bak maymun” falan diyor. “Tamam, sen vermek istersin diye düşünmüştüm” dedim, ne diyeyim. Sonra gitti sepetinden bir tane oyuncak getirdi, “Bunu verelim” dedi, “tamam” dedim. Sonra ondan da vazgeçti.
Yola çıktık. Azıcık parkta oynadı. İp merdiven vardı parkta, ona tırmandı kendisi, kedi kadar da çevikti:) Yolda giderken yanımda öylece uyudu, otururken. Mm istemeden…
Gittiğimizde Emine’ler parktaydı. Deniz nasıl gülücükler atıyor, nasıl tatlı. O bu kadar tatlıyken kendime hakim olmam pek mümkün olamadı tabii. Duru biraz uzaklaşınca Deniz’i kucağıma aldm. Hissetmiş olacak ki beni çağırdı yanına, görmüş müydü acaba? Neyse, gittim, salıncakta salladım, file bindirdim. Sonra Duru babasıyla kaldı parkta. Ben de Emine ve Deniz’le eve gittim ve Deniz’i rahatça mıncıkladım:)
Evde Deniz’in oyuncaklarını aldı Duru. Deniz’e de ver 1 tane diyoruz vermem diyor. Duru’da bu durum hiç yoktu, yeni başladı paylaşmama hadisesi. Nasıl vazgeçecek bilmiyorum.
Neyse bir şeyler yedik. Deniz annesinin kucağındaydı, Serhan’a gitmek istedi. Serhan tam almak için hamle yapmışken Duru “Beni al” diye ortalığı yırttı. Ve Serhan’ın kucağından inmedi bir daha. Duru, Serhan’ı da fena kıskandı Deniz’cikten.
Oradan çıktıktan sonra önce dedeye gittik. Küçük bir sincap almış dedesi, çok sevdi Duru onu. Pek yanaşmadı dedeye, teşekkür etti, öpücük kondurdu yanağına. Sonra babaanneye gittik. Orada da pek yüz vermedi kimseye, herkesin içi gidiyor oysa ki. Bir ara amcasıyla resim çizdi, Selin yoktu bu hafta, onu sordu. Bir de halasına “börek yok mu” dedi, geçen hafta börek yedirmişti Duru’ya, onu hatırladı demek ki…
Değişik bir Duru’yla karşılaştık bu hafta sonu. “Ben”ci bir Duru’yla… Küçük bir insan var oluyor, anladık…
onun o buklelerini sevsinler.. çocuklar büyüdükçe yeni yeni huylar ediyor.. bizimkinde de başladı kıskançlık maalesef.. beni babasından kıskanacak kadar hemde..
Sitenizi ziyaret ettim şimdi, tatlı kızınız 10 aylık değil mi? Erken başlamış sizinki kıskançlığa:) Eşim de Duru’nun kendisini kıskanacağı günleri iple çekiyor:) Şimdilik bana düşkün, bakalım her gün yeni bir şey görüp öğreniyoruz onlardan, göreceğiz…