Archive for the ‘7. ay (aralık-ocak)’ Category
Karduru
Nedense çok hoşuma gitti bu laf: karduru. Kanguru gibi, hem de zıp zıp zıplayan Duru’yu çok iyi ifade ediyor.
Malum İstanbul da kardan nasibini aldı. Salı akşamı bir bastırdı, dün de evde mahsur bıraktı bizi. İyiki de bıraktı:)
Salı akşama doğru öyle bir yağdı ki her yer bembeyaz oldu birden. Çengelköy’de yol tuzlaması hak getire. Yokuşu çıkmaya çalışan minibüsün balatası sizlere ömür, o balatadan çıkan zehiri soluyarak bizler de nasibimizi aldık fazlasıyla…
Öyle böyle eve gittim. Gider gitmez Duru’ya dışarı çıkmayı teklif ettim, kabul etti hemen:)
Giyindik, hazırlandık. Makinemi de aldım yanıma. Kar çok yağıyordu, biz çıkınca da lapa lapa yağmaya devam etti.
Koştuk, kartopu oynadık, duvara kartopu attık. Duru kendini kaybetti adeta onca kar arasında. Bizim sokak hiç fena değildi, kar, arabaların üzerinde yüksek yüksek tepeler oluşturmuştu:)
Ben de Duru’yla çocukluğumu yaşadım tekrar.
Yere yattı, melek yaptı, ağzımızı açtık birlikte yağın karın tadına baktık.
Serhan da işten gelince ekip tamamlandı.
Yukarı çıktığımızda Duru’nun yanakları kıpkırmızı olmuştu, çok şirin görünüyordu. Eve giderken bozuldu biraz, ağladı. Sonra kendine geldi tabii.
Ertesi gün bizim oralar Uludağ kıvamında olunca işe gitmedim. Tüm gün Duru’yla yapıştık adeta. Kahvaltıdan sonra parka götürdüm onu.
Her yer bembeyazdı, yollar buzluydu, yavaş yavaş yürüdük. İyi ki de gitmişiz, park muhteşemdi. Her yer pamuk gibiydi.
Kendi halimizde eğlenirken oradaki bir ablayı keşfettik. Başka da kimse yoktu ortalarda. Kardan adam yaparken onu da çağırdım. 8 yaşında, güzel ve çok şeker bir kız çocuğuydu. İyi ki de çağırmışız, birlikte çok eğlendiler, ben de tabii…
Rampadan kaydı ikisi, Duru Jülyet’in önüne oturdu.
O kadar eğlendiler ki bana da içimde kalan bir şeyi daha deneme cesareti verdiler. Ben de kaydım poşetle, 39 yaşımda ve hayatımda ilk defa:) Çok heyecanlı ve eğlenceliydi. Cesaret bulunca 1-2 kez de kızımla birlikte kaydım:)
Defalarca kaydılar.
Ben de fotoğraflarını çektim onların. Sonra karda yürüdük. Biraz da parkın yukarısındaki alanda oyalandık.
Jülyet eve gidince biz de gittik, üşümeye başlamıştık çünkü…
Gittiğimizde yorulmuştuk ikimiz de.
Bütün gün bir şeyler yaptık birlikte. Kek, kurabiye, faaliyet, kesme, biçme, boyama… Bir gün önce aldığım, çok istediği nokta birleştirmeceli dinozor kitabı da epeyce vaktimizi aldı. 20-30’a kadar kendi kendine rakamları birleştiriyor, sonra yönlendirmek gerekiyor. Rakamlarla arası iyi. Geçen gün bir avm’deki oyun konsolunda sayı oyunu oynadı. Çıkan şeyleri sayıp, şıklar arasındaki doğru rakamı işaretleyebiliyor.
Zaman nasıl geçti anlamadım, yorulmuşum yalnız. Serhan gelince fark ettim.
Yemek yedik, biraz daha oturduk derken uyku vakti geldi. Birkaç akşamdır yan yana uyumak da yetmiyor Duru’ya, üstümde uyumak istiyor:) Bu da yeni âdeti, oturur vaziyette koltuğa uzanıyorum, o da üzerime gelip kedi gibi kıvrılıyor. Bu da geçer herhalde…
Keyifli bir gündü, çocuğumla ben de 1 günlüğüne çocuk oldum, çok eğlenceliydi…
Ela ve Duru buluşması
Tolga ve Esra bizim oturduğumuz siteye taşındılar. Daha doğrusu Tolga taşındı da Esra da bu ayın sonuna doğru gelecek temelli.
Yazın buluşmuştuk onlarla, fakat Ela’yla tanışamamıştık. Dün ani bir planla buluştuk, Esra bizi yemeğe davet etti.
Serhan beni alırken Duru’yu da almış yanına. Tabii arabaya binince uyumuş bizimki. Uyandığında tüm aksiliği üzerindeydi. Gitmek istemedi, ben Ela’yla oynamıycam yemek de yemiycem dedi. Ben de “Sen benim kucağımda oturursun, istemezsen kalkmazsın” dedim. Öylece gittik.
Duru önce inmek istemedi kucağımdan, epey bir yapışık oturduk. Ama Ela muhteşem bir performansla ne yapıp etti ve Duru’nun gönlünü fethetti, tek kelimeyle muhteşemdi.
Ela 6 yaşında, bıcır bıcır, eğlenceli, neşeli, son derece dışa dönük ve nazik bir çocuk. Durum böyle olunca bizim kız fazla dayanamayarak yelkenleri suya indirdi.
Birlikte oynadılar, dans ettiler, resim yaptılar, Ela kitap okudu, bizimki dinledi… Çok çok iyi anlaştılar.
Evden çıkarken tam giderayak her ihtimale karşı Duru için yedek kıyafet attım çantama, evde giydiği tişörtü ve taytı aldım. Duru ellerini yıkarken tişörtü ıslandı ve değiştirmek zorunda kaldım. Memnuniyetsiz bir şekilde giydi.
Bir süre sonra yanıma gelerek kulağıma eğildi: “Anne bu eski şeyi nerden buldun sen?” diye sordu:) Ne diyeceğimi bilemedim:)
Oradan kalktığımızda saat onbuçuğa geliyordu. Giderken kızlar birbirine sarıldılar. Ela “sanırım en iyi arkadaşımı buldum” diyerek Duru’ya sıkı sıkı sarılıyor, Duru da ona “seni seviyorum” diyordu:) Biz de bu sahneyi mutlu mutlu izledik.
Çok güzel bir akşamdı. Ev sahipleri Esra ve Tolga’ya ve minik kızları Ela’ya çok teşekkür ediyoruz. Yemekler, sohbet, her şey çok güzeldi. En kısa zamanda tekrarını diliyorum…
2012’yi uğurladık…
Bir yıl daha geçti. Nasıl bilirdiniz derseniz iyi bilirdik derim. Allaha şükür öyle büyük bir şey olmadı. En kötüsü böyle olsun…
Duru okula başladı en önemlisi. Annemler 40 yıldır oturdukları evden çıktılar. Herkes sağlıklı şükür, daha ne olsun…
Bir yıl daha böyle bitti. 2013 inşallah hepimiz için hayırlı, uğurlu, sağlıklı, bol kazançlı olsun. Her anlamda kazançlı olsun hem de…
Okulda yılbaşı partisi
Yılbaşı öncesi çarşamba günü okulda yılbaşı partisi vardı Duru’nun.
Bir gece öncesinden sürpriz saatinde yemeleri için kurabiye ve tuzlu minik toplardan da yapmıştım.
İzin aldım işten de, ben götürmek istedim o gün okula.
Kübra’nın hediye ettiği yılbaşı tacını taktık, kırmızı hırka ve elmalı çorabını giydirdim. Bakınız:
Yine yolda bulantısı başladı, psikolojik olduğunu düşünüyorum. Allahtan servisle gidiyor da yolda ağlama krizlerine girmiyor artık. Bir türlü çözemedik bu sorunu…
Bu sefer öğretmenine makine de verdim fotoğraflarını çekmesi için. Noel Baba gelecekmiş, bir de yılbaşı skeci falan olacakmış.
Okula girerken ağladı yine, Tuba öğretmeni olaya hemen el koydu, sarıldı, öptü, aldı götürdü yukarıya…
O gün yemeğe de kaldı Duru…
Ben de işe gittim. Saat 16.30 gibi evde olmuş. Kurabiyelerden yiyememiş yalnız, nedendir bilinmez?? Çok da sevmişti yavrum, neyse ki evde vardı aynılarından.
Noel Baba ona bir Barbie benzeri bebek hediye etmiş:) Böylece ilk bebeğini aldı. Şimdi odasında öylece duruyor, hiç ilgisi yok bebekle. Eğlenmişe benziyordu. Öğlen yemek de yemiş. Fotoğraflar da var, birkaç poz güzel çıkmış… Sonra ekleyeceğim onları da.
Böylece ilk partisine de gitmiş oldu küçük hanım:)
3,5 yaşında sorumluluk bilinci???
Dün akşam çok şaşırdığım bir şey oldu.
Saat 10 oldu artık, gündüz uyuduğu için uykusu da gelmiyor bebenin. Neyse, tempoyu yavaşlattık, dişler fırçalandı, yatmaya hazırlanmak üzereyiz. Birden aklına bir şey geldi:
“Hiii anneeee, ben bir şey unuttum, ödevim vardııı!”
Koştu hemen, çantasından dergilerini kendi çıkarıp getirdi.
Okuldan bazen boyama falan koyuyorlar evde birlikte yapmamız için.
Sabah yapalım istersen dedim, fakat kendisi yapmak istedi. Gitti içerden boya kalemlerini getirdi, pastel boyayla boyanacakmış, onu da söyledi.
Oturdu bir güzel yaptı ödevini. Bitirince de ellerini yıkadı, pijamalarını giydirdim sonra.
Beni çok şaşırtan bir akşamdı.
A be benim minik yavrum, sen büyüksün de 3,5’um diye beni mi kandırıyorsun. Bu yaşta bu sorumluluk bilinci nasıl oluştu sende?
Maşallahın yanında söyleyecek bir yeş bulamadım, kal geldi bana…